2014 ~ Deniyorum...

Palio di Siena (II Palio) adıyla bilinen geleneksel at yarışları yılda 2 defa

düzenleniyor Siena'da. Rehber başta, at yarışı deyince "aman ne var bunda" diyerek pek de sıcak bakmamıştım açıkçası. Oysa o bizi bu tarihlerden birine denk getirebildiği için oldukça heyecanlıydı.

Her sene 2 Temmuz ile 16 Ağustos tarihlerinde yapılıyormuş ve giden turların büyük çoğunluğu denk gelemiyormuş. Gitmeden bize otobüste Palio Yarışlarıyla ilgili bir belgesel de izletmeyi unutmuyor.

Aslında bu at yarışından çok Siena'da bulunan 17 mahallenin (contrada) kendi aralarındaki gurur mücadelesiymiş. Her mahallenin renkleri ve flamaları farklı. Kendi içlerinde ayrı bir yerleşim gibiler.

Çocukluktan itibaren bu yarışlar için eğitiliyorlar, kimi bayrakları havaya atmayı öğreniyor, kimi trampet çalmayı.

Yarışta atların üzerine eyer konulmuyor ve jokeylerin ellerindeki sopalarla rakiplerine vurmaları serbest gibi garip kuralları var. Bunun yanında at ve jokeyleri kiliselere götürüp kutsal suyla yıkatıyorlar :)

Dünyanın her bir yerinden bu yarışı izlemek için akın akın insan geliyor Siena'ya, tüm yollar rengarenk süslenmiş.

Mahallelerin isimleri de çok hoş;
Aquila (Kartal), Bruco (Tırtıl), Chiocciola (Salyangoz), Civetta (Baykuş), Drago (Ejderha), Giraffa (Zürafa), Istrice (Kirpi), Leocorno (Tekboynuz), Lupa (Dişi kurt), Nicchio (Deniz kabuğu), Oca (Kaz), Onda (Dalga), Pantera (Kara Panter), Selva (Orman),Tartaruga (Tosbağa), Torre (Kule) ve Valdimontone (Montone)

Bu 17 mahalleden sadece 10'u yarışabiliyor, bir sonraki yarışa da geri kalan 7 takım direkt katılıyor, 3 takım kura sonucu belirleniyor. Devir daim oluyor sürekli.

Güya pek sıcak bakmıyordum, daha adımımı atar atmaz renkler ve ortam büyüledi beni, hemen resimde gösterdiğim mahalleyi tutmaya başladım.

Ooo bandolar çalıyor, bayraklar dalgalanıyor, herkes kendi mahallesinin renginde giyinmiş, inanılmaz bir kalabalık. Harika.

Bizim turdakiler de tuttukları contradaların bayraklarından satın alıp boyunlarına takıyorlar, biz de İtalyan olduk naber :)

Meydana inip at yarışının yapılacağı alanı fotoğraflıyoruz daha başlamasına çok var o yüzden henüz boş.

Duomosunun etrafında dolanıyoruz, dükkanları geziyoruz. Artık öldüm bittim ben diyerek, gölge bir yerde dinlenmeye başlıyorum.

O da ne! akın akın insan doluyor buraya bir anda. Asıl gösteri burada oluyormuş meğerse, her mahalle gelip tek tek gösterisini yapıyor, size kısa bir video da çektim.

O kocaman bayrakları nasıl aynı anda atıp tutabildiklerine şaştım kaldım. Her defasında ay düşürecek, rezil olacak yazık diye izledim ama beni yalancı çıkarttılar.

O kadar büyüleyici bir ortam ki mümkünse İtalya'ya bu yarışlar zamanında gitmek lazım, o kadar açık söylüyorum.

Şimdi düşünüyorsunuzdur, bu kadar şaşaa, hareket, kimbilir kazanana ne büyük bir ödül vardır diye, yok şekerim öyle değil ne yazık ki, kazanan sadece bir sanatçının yaptığı desenli ufak ipek bez alıyor ve mahallesine götürüyor :)

Türkiye'de olsa bir mendil için kimse o kadar eziyete katlanmaz :) Dedim ya amaç mahallenin gururu olmak gerisi boş.

Artık buluşma saatimiz geliyor, bir anda insan selinin arasında kalıyoruz, yürüyebilmek ne mümkün ayaklarımı kaldırsam arada kaynar giderim o derece. Ortaçağ kıyafetleri, mahallelerin renkleri derken etraf cıvıl cıvıl, hiç de şikayetçi değilim şahsen.

İlk yapıldığı dönemlerde Boğa yarışıymış, fakat sonradan boğa yasaklanınca değişe değişe en son at yarışında karar kılınmış. Aslında yapılan meydan normalde oturup etraftaki havayı solumak için harika bir yer. Ortaçağı damarlarınıza kadar hissedebilirsiniz, etrafındaki cafeler pahalı olmasına rağmen aromalı kahvelerinden içmek için kesinlikle değer.

Yılda 2 defa tüm meydana kum döşeniyor, da da daaam alın size yarış pisti :) Burada önemli olan atın yarışı kazanması, mesela jokeyi düştü ama at devam ettiyse, yine de kazanmış sayılıyor, önemli olan atın bitiş çizgisini geçmiş olması.

Safkan at yarıştırılmıyor, tüm atlar melez, bahis oynamak kesinlikle yasak, fakat el altından neler oluyor bilinmez tabii.

Kızlar aklınızda olsun gözlerinizi dört açın; yakışıklı İtalyan erkekleri burada bir hayli fazla, elbette altlarındaki taytı saymazsak gayet karizmatik de diyebilirdik :)

Sürekli etraflarında gezip, terlerini silen hatunlar kimin nesi bilemiyorum.

Sevgilinin çektiği resimlere oturdum bakıyorum, iyi niyet aramaya çabalıyorum, sanıyorum İtalyan kızları hakkında belgesel yapacak, daha olumlu bir şey aklıma gelmiyor. Yani şeytan kötü kötü fikirler sokuyor kafama, hani kızları mı kesiyor diye, neyse kesin belgeseldir belgesel :) Birkaç örnek ;