Çok küçüktüm sanırım ama hala dün gibi hatırlıyorum. Lacivert mayom üzerimde, saçlar kısacık, bembeyaz sular kaplamış her yanımı, gözlerimi açamıyorum öyle bir beyazlık var ki etrafta.
İşte yıllaaar sonra yine aynı yerdeyim, bu defa babam değil ama yine çok sevdiğim bir erkek var yanımda, eveeet Pamukkale deyiz.
Yaz günü kar yağmış gibi değil mi...
Önce merakımızı giderelim;
Bu bembeyaz travertenler; kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan kayalar aslında. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmakta ve bu kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmakta.
Termal su, kaynaktan çıktıktan sonra, traverten başına gelmekte, buradan çökelmenin olduğu traverten katkatlarına dökülmekte ve ortalama 240-300m. yol kat etmekte. Kaynaktan çıkan 35.6C derece sıcaklığındaki ve içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidro Karbonat bulunan suyun, havadaki oksijen ile olan teması sırasında Karbondioksit ve Karbonmonoksit uçarak, kalsiyum karbonat çökmekte ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır.
Çökelti ilk etapta jel halinde olmasına rağmen zaman içinde sertleşmekte ve travertenleri oluşturmaktadır.
Bu işin bilimsel açıklaması, benim için ise; bulutları sertleştirip dağın üzerine yaymışlar, tek açıklaması bu :)
Gitmeden önce şunlara dikkat etmeli,
-Mutlaka içinize mayo giyin, oradaki tüm turistleri suyun içinde oynaşırken görünce canınız çekecek
-Giriş ücreti bi hayli fazla; kişi başı 20 TL (Müze kart ve maximum kartı olanlara ücretsiz) Bu arada uzunca bir sıra da bekleyeceksiniz hazır olun.
-Girişte ayakkabı yada terlikleri çıkaracaksınız, mümkünse yanınızda çanta götürüp içine koyun
-Fotoğraf makinanızı unuttuysanız, atın kendinizi oradan aşağı, o derece
-Şapkasız çıkmam abi repliğini ezberleyin, bi hayli yürüyeceksiniz güneşin altında.
-Güneş gözlüğünüz olmazsa o beyazlığa uzun süre bakmak dünyayı toz pembe görmenize sebep olabilir, bence sakıncası yok diyorsanız o başka :)-Yamaç Paraşütü yapma şansınız hala devam ediyor
-En üstte bulunan müzeyi gezmek isterseniz bir 5 TL daha ödemek zorundasınız
-Yine üstte bulunan antik kent gezilebilir ya da Antiquepool yazan kapıdan geçip, tarihi eserlerin bulunduğu havuzda yüzebilirsiniz
Dilek paralarımızı da atıp dua ediyoruz, Allah ım sen konuyu biliyorsun :)
Biz gezimizdeki son mola noktamız olan Denizli Anemon Otelden ayrılıp (bu arada harika bir otel belirtmeden geçemeyeceğim) doğruca Pamukkale ye geliyoruz.
Bir süre önce Pamukkale nin suyunun otellere aktarıldığı için kesilip travertenlerin sarardığını okumuştum, hatta abimler gittiğinde kupkuruymuş. Biz şanslıydık çünkü pırıl pırıldı her yer...
Kapattıkları bir kısım var, orası sararmış ve bozulmuş. Benim küçükken yüzdüğüm asıl travertenlerin olduğu yer burası. Birgün her tarafı böyle olursa diye korku duymadan yapamıyorum. Eski ve yeni hali karşınızda;
Bizim gezdiğimiz rotayı yeni kullanıma açmışlar sanırım.
Burada antik mezarlar çok fazla, siz de mutlaka göreceksiniz. Sebebi, o zamanlarda hastaları Efes e getirip tedavi ederlermiş, fakat hasta çok ağırsa bu defa da Pamukkale ye sevk edilirmiş. Şifalı suyu sayesinde tedavi edilirlermiş, edilemeyenler ise işte o gördüğünüz mezarlar .
İnsanlar tüm vücutlarına birikmiş tortudan sürüyorlar ki, şifalı sular onlara da fayda sağlasın.
Üstte mağaranın üzerinde tapınak gibi bir yer var, buradan zehirli gazları atıyormuş kaynak. (Üstte de yazdığım gibi oksijenle birleştiği an Karbondioksit ve Karbonmonoksit i havaya salıyor) Önceden buranın ağzı demir tellerle çevriliymiş ama meraklı 2 Fransız burada yaşamını yitirince mağara ağzını tamamen kapatmışlar.
Oduncu kızın efsanesi buralarda dilden dile dolaşıyor, o yüzden güzelleşmek isteyen kim varsa gelip kendini bu sulara bırakıyor.
Efsaneye göre; Çok eskiden Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan, fakir oduncu ailenin kızı, o kadar çirkinmiş ki erkek çocuk anneleri onu görünce yollarını değiştiriyormuş. Genç kızın çirkinliği canına tak edince, dağın eteklerinden kendini boşluğa bırakmış. Su ve tortu dolu havuza hızla düşmüş.Burada uzun süre suların içinde baygın kalmış. O esnada buradaki su, o çirkin kızı güzelliğe boğmuş.
Oradan geçmekte olan Denizli Beyinin oğlu, kanlar içinde yatan güzel kızı görmüş.Oduncu kızı alıp evine götürmüş. Kız iyileşmiş ve evlenmişler.
Güzelleştiren ve kısmet açan sulara gel baaayaaannnn....
Bu arada sağda solda sürekli Playboy dan fırlamış gibi pozlar veren, dudaklarını şişirip, popolarını kaldıran Rusçukların bu efsaneyle bir alakası var mı bilmiyorum.
Travertenlerin alt kısmında muhteşem bir gölet var. Manzara müthiş, oturup birşeyler içmek isterdim ama pek de zamanımız kalmadı. İzmir bizi bekler
Bol bol resim çekiliyoruz, paylaşıyoruz, ayaklarımız bembeyaz suyun içinde çok mutluyuz.
Ülkemizin tüm güzelliklerini keşfedip, bu güzellikleri sonsuza kadar yaşatabilmek ümidi ile...
NOT
Yazım yayınlandıktan sonra Hierapolis hakkında çok güzel bir bilgiyi Bahçe Perim de benimle paylaştı. Sizinle de paylaşmak istedim;
Pamukkale ve Hierapolis çok güzel bir yer. Hierapolis ,Attalos'un eşidir. Adam eşi için bir şehir kurmuş. Hiera o kadar güzel bir kadın ve savaşçıdır ki, öldüğü zaman gömülebilmesi için düşman ordu bile ona saygı duymuş, cenaze töreni bitene kadar savaşa ara vermiştir. |
Teşekkürler..
15 Günlük tatilde nereleri gezdik
İlginizi çekebilecek diğer yazılar
01:40
Yollarda Hayat Var
