Egenin akciğeri; URLA ~ Deniyorum...

urla,çeşmealtı,dalış,sörf,ege, deniz, katmer, herodot,denizaltı, cafe, kahvaltı mekanı, Yorgo seferis, karantina adası,iskele,günü birlik gezi, kaçamak

Geleneksel Pazar günü gezilerimize devam. Bugün Aliağa ya 1,5 saat mesafede olmasına rağmen, kahvaltı edebilmek için, aç açına yolculuk yapmayı göze aldığımız Urla yollarındayız.

Urla; sakin, huzurlu bir yaşam vaat ediyor misafirlerine, çoğu ünlünün ve maddi durumu bildiğimiz çıtadan yüksek olanların, buradaki villaları tercih etmesinin sebebi de bu.

Deniz kıyısında, aradığınız her şeyi bulabildiğiniz fakat bunun yanında da elit bir yer .

Buraları bana eski Türk filmi sahnelerini hatırlattığından, ortama ayak uydurmak için Gülşen Bubikoğlu kıyafetlerimden birinin çok uygun olacağını düşündüm. İşte karşınızdayım da da daaammm...

Urla da en çok yapmayı sevdiğim şey , Çeşmealtı'nda Denizaltı Cafe de kahvaltı etmek. Pazar günleri gidiyorsanız şayet; az biraz sıra beklemeniz gerekebilir. (kahvaltı mekanları için tıklayın)

Serpme kahvaltısı bol çeşitli, doyurucu ve leziz. Çay termosta geliyor, simitler lezzetli, servis hızlı. Hem de deniz havasını içinize çekerek, bol sohbetli bir kahvaltı var burada. Sık sık yolumuzu buraya düşürmemizin en önemli sebebi de işte bu kahvaltılar...

Kapıda korsan amca karşılıyor sizi, çok karizmatik değil mi, yanağına öpücük kondururken resim çekilecektim amma velakin kıskanç sevgilim cansız bile olsa başka bir erkeği öpmeme şiddetle karşı :)

Şimdi sırada; beni ilk buluşmalarımızdan birinde getirdiğinde şok geçirdiğim ama zamanla sempatik bulduğum (ki bunu bana kucak dolusu çiçekler alarak yaptı) tazecik meyve sebzelerin bulunduğu, Çeşmealtı pazarındayız.

Fiyat biraz pahalı fakat almadan durmak imkansız...

Buralara kadar gelmişken söylemeden geçmek olmaz; Urlanın geleneksel yemeği “Katmer”, İskele girişinde birçok restoran da bulabilirsiniz. Eğer ben en meşhurunu yemek istiyorum derseniz elbette ki; Murat Usta nın katmerleri, tam da size göre.

Katmer tamam da tabii ki yetmez, balık restoranları tazecik balıklarıyla her an hizmetinizde elbette.

Oturduğunuz yerden kayıkları, yatları seyredebilir, Ege nin şirin mi şirin kedilerine balık kılçıklarını çaktırmadan atabilirsiniz.

Sokak aralarında muhteşem çiçeklerin sardığı evler arasında bisiklet kiralayıp dolaşabilirsiniz.

Ya da sörf yapmak mesela...

Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürümek, "Egenin akciğeri" unvanını hakeden tertemiz havasını içinize çekmek, hangi yat benim olsun hayali kurmak, keyifli evlerinin her birine hasta olmak, bir gün mutlaka burada yaşamalıyım diye içinizden geçirmek için bile gelinip görülmeli.

Urla yı diğer ilçelerden ayıran en önemli özellik 12 adet adaya sahip olması, bunlardan 4 ünde yaşam var.

Urla’da iki bilimsel kazı yürütülüyor: Limantepe ve Klazomenai kazıları...

Antik dönemin en önemli tarihçilerinden Herodot tarafından bildirilen on iki İon kentinden biri olan Klazomenai kentinin kalıntıları bugün İskele Mahallesi'nde, denize komşu tarlalarda ve kıyıya yakın Karantina Adası üzerinde bulunuyor.

Urla ismi nereden gelmiş derseniz işte; o biraz karışık. Latince ve Rumca da bataklık kelimesine karşılık gelen “Vurla” dan mı, Mehmet Çelebinin, komutanlarından İbrahim Bey’e sefere çıkarken dediği “Uğurola” dan mı yoksa Evliya Çelebinin anlattığı gibi; Kıdefa Kralının kızı “Ulice” den mi geliyor tam olarak bilinmiyor.

Ünlü Yunan şair Yorgo Seferis’in 2000 yılında, ölümünün 100.yılı olması dolayısı ile eski oturduğu evi restore edildi, turistlerin bolca ilgisini çekiyor, siz de mutlaka gezin

Çeşmealtından, Urla iskeleye kadar her yerde denizin keyfini çıkarabilirsiniz. Özellikle Karantina adasında gözlüklerinizi takıp, deniz altındaki antik kentten kalma güzellikleri keşfedebilirsiniz.

Karantina adası denmesinin sebebi, eski tarihlerde hacıya gidip gelen gemideki yolcular önce bu adaya alınır, ilaçlı sularla duş aldırılır, kıyafetleri yüksek sıcaklıklarda temizlenirmiş.

Hasta olan varsa gemiler uzaklaştırılır ve karantina da tutulurmuş. Eğer ki herhangi bir salgın hastalıkla karşılaşılmazsa atlı bir haberci; İzmir valisine haberi verir ve bir kese altını kaparmış.

Tarihiyle, havası, suyu, lezzetleriyle, deniziyle buraları gerçek bir cennet, görmeden eksik kalmış sayılırsınız.

Diğer kaçamaklarımızda görüşmek üzere; keyifli geziler dilerim...

İlginizi çekebilecek diğer gezi yazıları;

Posted in: GEZİ, SEYAHAT, YURTİÇİ

9 yorum:

Gulcin Akbulut dedi ki...: Masallah arkadasim a Nazar degmesin; 16 Eylül 2013 12:55
ÖZLEM SEZEN YILMAZ dedi ki...: Canim benim tesekkur ederim; 16 Eylül 2013 12:56
bahce perim dedi ki...: Güzel hikayelerdi.:)Sevdim...; 16 Eylül 2013 13:00
ÖZLEM SEZEN YILMAZ dedi ki...: Begenmene sevindim :); 16 Eylül 2013 13:04
Beliz Bilaloğlu dedi ki...: Çok sıcak ve doğal bir yer gibi görünüyor. Bayıldım, çok gitmek isterim. Kavak Yelleri de burada çekilmişti yanılmıyorsam.; 17 Eylül 2013 07:13
ÖZLEM SEZEN YILMAZ dedi ki...: Keyiflidir gerçekten, Kavak yellerinin yazlık bölümleri, Bergüzar Korel'in eski dizisi Bitmeyen şarkıydı sanırım o, Urla da çekilen diziler; 17 Eylül 2013 07:21
ÖZLEM SEZEN YILMAZ dedi ki...: Mutlaka gelmelisin, teklifim hala geçerli :); 17 Eylül 2013 07:29
Beliz Bilaloğlu dedi ki...: Canım muhtemelen önümüzdeki yaza kadar gezi defterini kapattık, malum bu ara çok fazla gezdik :) Ama seneye mutlaka çok istiyorum. Çok teşekkürler :); 17 Eylül 2013 22:11
ÖZLEM SEZEN YILMAZ dedi ki...: :))); 17 Eylül 2013 23:01

16 Eylül 2013 Pazartesi

Egenin akciğeri; URLA

9 yorum:

Yorum Gönder

Hakkımda

En çok okunanlar...

Ne hakkında yazmışım...

Arşiv