Geleneksel pazar günü gezilerimize devam. Bir gün öncesi (8 Mart) için; tüm kadınların ve kadına değer verip bunu gösterebilen tüm erkeklerin
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarım. Daha huzurlu, şiddetten bahsetmediğimiz günler dilerim tüm yurdum için.
Düşünceli sevgilimin kadınlar günü için iş yerime gönderdiği güzel buketi de paylaşayım ki hatıra kalsın :)
Aslında bu pazarı; akşama kadar bunalım takılıp, gözlerimi hiç açmadan, yatak çarşafı ile bir bütün olarak geçirmeyi hayal etmiştim.
Fakat sevgili "seni sürpriz bir yere götüreceğim" deyince hemen mod değiştirip, attım kendimi yataktan dışarı. Sanki çarşaf olmak isteyen ben değilmişim gibi :)
Hazırlanıp yola revan oluyoruz, sıkı giyinmek lazım çünkü kar havası var. Kahvaltı için eski çeşme yolundaki Tepe Kahve-Ramazan Usta ya gidiyoruz. Çok ilgili bir işletmecisi var, hemen pembe karanfil getirip Kadınlar Günümü kutluyor, mekandaki tüm bayanlara yaptığı gibi. Çocukların saçını okşuyor, tüm müşterilerine, evine gelen misafirleri gibi davranıyor. Bravo
Ekstra söylediğimiz yumurta ile birlikte kahvaltının masaya geliş süresi o kadar kısa ki inanmakta güçlük çekiyoruz. Çok lezzetli, ortamı keyifli (yazın açık havada daha da güzel), gitmeyen herkese tavsiye ederim.
Ortam kalabalık, herkes maaile burada, ufacık bebişlerden tutun da anne, anane, dedelere kadar birkaç kuşak bir arada. Huzur buluyorum.
Karnımız doydu hadi vuralım kendimizi dağa taşa diyerek, yola koyuluyoruz. Yolumuzun üzerinde Mordoğan var. İzmir'e 80 Km, Karaburun'a ise 20 Km uzaklıkta.
Şirin bir koyun etrafında, yeşillikler içinde tablo gibi bir yerle karşılaşıyoruz. Ba-yı-lı-yo-rum. Hava soğuk o yüzden kapüşonlar takılıyor, moğollara dönüyoruz annemin tabiriyle :) İnsan resim çekmekten başka bir şeye zaman bulamıyor, kayıklar, mavi, yeşil çok güzel bir harman olmuş.
Etrafta çok sayıda köpek var, yel değirmeninin resmini çekerken arkadan duyduğumuz havlamalara pek kulak asmıyoruz fakat 3-5 dakika sonra sesler çoğalıp yakınlaştıkça, hani eskiden dergilerde labirentlerin arasından yolları çizerdik ya o misal; arabaya en kestirme nasıl ulaşırım diye planlar yapmaya başlıyoruz.
Sevgilim erkekliğe leke gelmesin diye(tam tabiri yazamıyorum burada) "korktuğunu belli etme aşkım"..vs diyor ama o upuzun bacaklarla koşmasa bile benden hızlı kaçıyor farkında değil :)
Bakımlı yazlıklar var, plajı da çok güzel gözüküyor. O an bilmiyoruz, birazdan Karaburun a doğru ilerleyince asıl muhteşem plajı göreceğimizi (Ardıç Plajı).
MÖ 4500 yıllarından kalma el yapımı taş baltalar, el aletleri, çanak ve çömlekler bulunmuş. Karaburun yarımadasındaki birçok yerden daha eski bir tarihi olduğu bilinmekte.
Narcissos tabelasını görünce heyecanlanıyoruz. Yaklaşık 5.000 yıllık bir efsaneden bahsediyoruz çünkü. Hepimizin kulağına çalınmıştır aslında bu efsane. Şöyle ki;
Irmak tanrıçası Nana kainatın en yakışıklı çocuğunu dünyaya getirir. Zeus'un güzeller güzeli kızı ECHO bile deli gibi aşıktır Narcissos'a.
Fakat Narcissos kendinden başka hiç kimseyi beğenmemektedir. Bütün kadınlara olduğu gibi ona da sırtını döner ve başpınarın önünde göllenen suda kendini seyretmeye devam eder. Kendine olan bu imkansız aşkı günden güne onu eritip, bitirir.Ve sudaki yansımasına bakarken, kendisine olan aşkının ateşiyle yanar kavrulur.
Kendisi ölmüş fakat en az kendisi kadar güzel, ölümsüz nergis çiçeklerini yadigar bırakmış.
İşte Narcissos'un kendini seyrettiği suyun etrafı, resimdeki gibi dilenmiş dileklerle ve çaputlarla dolu. Biz eksik kalır mıyız hiç.
Şu güzelliğe bakın, bu ne keyif...
Bol fotoğraf, bol rüzgar ayrılıyoruz Mordoğan'dan. Bir hafta sonu mutlaka burada kalmak üzere üzere anlaşıyoruz sevdiceğimle.
Rüzgar türbinlerini görürüz de hiç yanına kadar gitmez miyiz biz. Sevgilim bu görüntüye aşık :) Fakat oraya ulaşmadan deniz manzaralı çöplüğün yanından, pis kokular eşliğinde geçmek mecburiyetinde kalıyorsunuz haberiniz olsun.
Rüzgar türbinlerini görürüz de hiç yanına kadar gitmez miyiz biz. Sevgilim bu görüntüye aşık :) Fakat oraya ulaşmadan deniz manzaralı çöplüğün yanından, pis kokular eşliğinde geçmek mecburiyetinde kalıyorsunuz haberiniz olsun.
Karaburun istikametinde yola devam
Gözümüze Müesser Aktaş Etnoğrafya müzesi ilişiyor. Girmezsek olmaz. Sahibi orada gözleme, tost ..vs yapıyor. Kahvaltıyı Ramazan Usta da yapan kişiler olarak yiyemiyoruz elbette :)
Eski gelinlikler, yelkenli sandıklar(eskiden çok modaymış), ev eşyaları, tüfekler. gelin odası (tüm çeyizler yatak başındaki duvara asılıyor), hepsi tarih kokuyor.
Önceleri evinin bodrumunda ailesinden kalan eşyaları biriktiren Müesser Aktaş müzeyi açınca, yöre halkı da sakladığı eşyaları getirip bağışlamış. Bu şekilde büyümüş, ileri de daha da güzelleşeceğini düşünüyorum.
Atatürk eskiden buralara gelmiş ve köylü kızlar ona üzüm vermiş. Köylü kadınlar dantel perdelere bunu resmetmişler ve o zamanlar her evde bulunurmuş, evinde bu perde olmayan insanlar çok ayıplanırmış. Şimdilerde ise; eve assak başımıza bir şey gelir mi diye düşüneceğiz neredeyse.
Çıkışta desteğimiz olsun diye köylü kadınların kendi el emeklerini sattıkları yerden alışveriş yapıyoruz. Bu arada siz de müzeyi bizim gibi ücretsiz sanmayın. Kişi başı 2,5 TL.
Müzenin olduğu bina eskiden ilkokulmuş hatta Müesser Hanım burada okumuş. Bahçesindeki ağaçlar bir ömür, o kadar güzeller ki.
Minik bebek yeleğimizi de alıp yola koyuluyoruz. Bundan sonrasında virajlardan gözümüzü açamıyoruz ama manzara için kesinlikle değer. Özellikle Kaynarpınar beni büyülüyor. Sevgilimle beyin jimnastiği yapıyoruz, acaba su çok sıcak diye mi kaynar yoksa yerden kaynadığı için mi diye :)
Yolda sürekli sevgilimden resim molaları istiyorum, O da daracık yollarda bir şekilde durup bana destek oluyor. İşte bu gördüğünüz güzellik, o dar yollardan yadigar.
Onyüzbin viraj geçtikten sonra nihayet Karaburundayız. Yok arkadaş benim midem tuttu kalamar yemeden gitmem buradan diyorum :) Çirkefliğin de bu kadarı :)
Sahilin sonunda büyük bir balık restoranı buluyoruz, hava sıcak olsa Salaş Balıkçı yazan barakada yemeyi tercih edebilirdim ama şimdi başka bir seçenek göremiyorum.
Burada her resim kartpostal gibi çıkıyor, hatta bu resmi telefonuma duvar kağıdı yapıyorum;
Burada her resim kartpostal gibi çıkıyor, hatta bu resmi telefonuma duvar kağıdı yapıyorum;
Kalamarlar gerçekten etli ve güzel pişirilmiş, enginar, sıcak ot da yanında kalamara arkadaşlık ediyor. Ohh kendime geldim.
Burası İzmir'in en küçük ilçesi. 1 Belde ve 13 köyü bulunuyor. Tertemiz denizi ve eşsiz manzaralara sahip olmasına rağmen turizm açısından çok gelişmemiş, nedeni ise gelirken bizi bile allak bullak eden dar ve virajlı yolları.
Sualtı güzellikleriyle meşhur; özellikle tüplü ve tüpsüz dalış yapanlar için bulunmaz bir yer burası. Bunun yanında bahar aylarında açan yüzlerce birbirinden güzel çiçekle de doğaseverlerin, fotoğrafçıların ve trekkingcilerin de favorileri arasında.
Peki daha turistik olsun ister miydin diye sorsanız cevabım elbette ki; iyi ki yollar böyle büklüm büklüm de her ışığı gören gelmemiş, buraları da açık hava discosuna döndürmemişler olurdu.
Kafa dinlemek isteyen, gerçek huzuru arayan, suyun altını ve üstünü keşfe çıkacak herkese kucak açmış bekliyor Karaburun.
Çiçekleri, yeşili, nergisi, mavinin akıl almaz her tonuyla mutlaka görülmesi gereken yerler listenize ekleyin derim ben.
Keyifli geziler dilerim...
İlginizi çekebilecek diğer yazılar;
- 2013 NASIL GEÇTİ / 1. Bölüm
- 2013 NASIL GEÇTİ / 2. Bölüm
- 2013 İZMİR DE YILBAŞI
- 2014 YILBAŞI PROGRAMLARI
- AKHİSAR DAN EMİRALEM E...
- AKÇAY GEZİSİ
- ALİAĞA - İZMİR
- AYVALIK TA 2 BLOGGER
- AYVALIK-CUNDA (CENNET)
- AĞVA GEZİSİ...
- BALKONUMUZDAN BALIKLAR
- BAŞTAN SONA MALDİVLER
- BEYRUT GEZİSİ
- BODRUM BODRUM...
- BOZCAADA GEZİSİ
- Bodrum-Bitez-Turgutreis-Gümüşlük
- BÜYÜKADA ; BEN GELDİM...
- BİRGİ / ÖDEMİŞ
- CAVİT İN YERİ / GÜZELBAHÇE
- CUMARTESİ KEYFİ / AMRİTA SPA
- DALYAN VE İZTUZU PLAJI
- DENİZ UÇAĞINDAN MALDİVLER
- DEĞİRMEN (TİRE)
- DOĞU YA DOĞRU - 1
- DOĞU YA DOĞRU - 2
- DOĞU YA DOĞRU - 3
- Dağmaran Kahvaltı Evi
- Denize girmek için en güzel plajlar
- EFES ANTİK KENTİ (SELÇUK)
- ESKİ DATÇA VE SELİMİYE
- ESKİ FOÇA - İZMİR
- ESKİ FOÇA ŞENLİĞİ
- ESKİŞEHİR BALMUMU MÜZESİ
- Egenin akciğeri; URLA
- Emirgan Korusu, Laleler ve Köşkler..
- Eskişehir Gezi Rehberi / 2.Bölüm
- Eskişehir Gezi Rehberi/1.Bölüm
- Evlilik Teklifi, Kız Kulesi, Ağva
- FASULİ - İSTANBUL
- Fethiye'de Neler Yapılır - 1.Bölüm
- Fethiye'de neler yapılır - 2.Bölüm
- GAZİANTEP GEZİSİ - 1
- GAZİANTEP GEZİSİ - 2
- GAZİANTEP GEZİSİ - 3
- GAZİANTEP GEZİSİ - SON :(
- GAZİANTEP TEN NELER ALDIM
- GEYİKLİ BOZCAADA ÇANAKKALE
- GÖBEKLİTEPE - BALIKLI GÖL
- Günübirlik Gezilecek Yerler / 1.Bölüm
- Günübirlik Gezilecek Yerler / 2.Bölüm
- HAVA ALANINDAN...
- Haydi tatile; KUMBURGAZ 'a
- Hediyelik Eşya Günleri
- ITHAA / SU ALTI RESTORAN
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 1
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 2
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 3
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 4
- KAPUTAŞ PLAJI VE KAŞ
- KARAGÖL GEZİSİ
- KISA BİR YUNUS ŞOV...
- KIZ KULESİ HAKKINDA...
- Kozak ve Çam Fıstıkları
- MALDİVLER / MANTA BALIĞI
- MALDİVLER BALAYI / 1.Bölüm
- MALDİVLER BALAYI / 2.Bölüm
- MALDİVLER BALAYI / 3.BÖLÜM
- MALDİVLER DE YÜZMEK...
- MANTA BALIĞI (MALDİVLER)
- MASAJ / JAKUZİ (Maldivler)
- MERCANLARDA ŞNORKELLING
- Müthiş Bir Evlilik Yıldönümü !
- MİNİATÜRK / İSTANBUL
- NAZAR KÖY 'E YOLCULUK
- OYUN VE OYUNCAK MÜZESİ
- PALAMUT BÜKÜ / DATÇA
- PRAG GEZİSİ (Metin Yılmaz)
- PRAG GEZİSİ II (KARLOVY VARY)
- Pamuklar içinde PAMUKKALE
- SAKLIKENT KANYONU
- SALVADOR DALİ SERGİSİ
- SEVGİLİM VE DEV BALIKLAR
- SIĞACIK/SEFERİHİSAR (cittaslow)
- Suların yuttuğu; HALFETİ
- Sutüven Şelalesi / Hasanboğuldu - Yeni !!
- TANDIR ZEVKİ (GİZLİ BAHÇE)
- TESTİ GARDEN RESTORAN
- Türkiye'nin ilk otomobili;Devrim
- TİRE - KAPLAN
- Urla'yı 7 geçe; ÖZBEK KÖYÜ - Yeni !!
- WAFFLE - TURUNÇ
- YEMYEŞİL MALDİVLER...
- Yalıkavak-Türkbükü-Yel Değirmeni
- YÖRÜK MÜZESİ / FETHİYE
- ZEUGMA (BELKIS) KÖYÜ
- ÇAMLIK LOKOMOTİF MÜZESİ
- ÇANDARLI / DİKİLİ-İZMİR
- ÇEŞME DE 2 BLOGGER...
- Çanakkale'nin meşhur; Peynir Helvası
- ÖZGÜRLÜK ANITI VE OSMANLI
- Özel Araç ile Yurtdışına Çıkış
- İSKENDERİN MABEDİ; Mavi Dükkan
- İZMİR E GELDİM DEMEK İÇİN...
- İZMİR ENTERNASYONAL FUARI
- İZMİR İÇİN LEZZET DURAKLARI
- İÇMELER / MARMARİS
- ŞIK RESTORANLAR
- ŞİRİNCE
5 yorum:
Canım, geçen hafta her gün acaba birşey yazmış mısın diye sürekli sayfana giriyordum.. Bugün yazını görünce inan çok mutlu oldum :) Bütün yazılarını teker teker okudum. Bu yüzden daha çok yazılar bekliyorum senden :)
Ne kadar mutlu oldum bu yazdıklarına anlatamam. Bu ara işler yoğun o yüzden pek bilgisayar basına oturamıyorum.
Bir fırsat bulursam muhteşem bir otel yazacağım, sevgiliyi sürpriz olarak götürdüm :)
Tamamdır beklemedeyim :)
Yazilarinizi takip ediyorum cok begeniyorum tariflerinde super
Ne kadar sevindim, çok teşekkür ederim bu güzel yorum için
Yorum Gönder