BODRUM BODRUM...

Bodrumu yaz, kış, her mevsim çok severim. Oturduğumuz yere 3 - 3,5 saat mesafede olunca, hafta sonu kaçamakları için de ideal. Kafan mı bozuldu, özel bir gün mü kutlayacaksın hoop Bodrum a.

Yazın doya doya yüzmek, kalabalık barlarında gönlünce eğlenmek, havada parandeler atarak oranı buranı yaralayacağın aktivitelere katılmak; baharda ise deniz kıyısında süper manzarada kahvaltı etmek, gazete okumak, sakin sokaklarında, Bodrum'un şirin kedileri gibi aheste aheste dolaşabilmek. Dedim ya her mevsimi ayrı güzel Bodrum un.

Sık gittiğimiz için değişik otellerde konaklama şansım oldu. Benim genel fikrim şu şekilde; eğer yazın gidiyorsanız, akşamları mutlaka eğlence programınız olacaktır bu yüzden herşey dahil oteller gereksiz oluyor,  o kadar para verdik deyip otele bağımlı kalıyorsunuz. Daha az konforlu ama temiz, ufak apart ya da oteller sizi daha özgür kılıyor.

Fakat bahar ve kış ayları için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim hava serin olduğundan, daha konforlu otelleri tercih etmek gerekiyor.

Geçen yaz bir tur şirketini aradım ve sadece konaklama yapabileceğimiz temiz bir otel ayarlamasını istedim. Fiyatı duyunca şaka yapıyor sandım fakat her gidenin çok memnun kaldığını ve genelde yer bulmanın zor olduğunu söyleyince denemeye karar verdim. Rakamı duyunca ne demek istediğimi siz de anlayacaksınız. Alta Park Gümbet fiyat: 49,90 TL

Otel; Gümbet barlar sokağına 500 metre, Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği veriyor yani herşey dahil sistem. Yerli içkiler ücretsiz yanında patates kızartması ile birlikte. Odalar temiz Jkomik değil mi.

Normalde Bodrum gibi bir yerde sadece kahvaltı bile bu rakama denk geliyor oysa ki.
Odam geniş olsun, lüks olsun demeyecekseniz, öğrenci modunda takılmak size zevk verecekse işte size bir fırsat. Bu arada kışın erken rezervasyon yaptıran konuklar vardı onlar 20 TL ödüyorlarmış , bu daha da komik bence.

Ben rezervasyonu yaptım, parasını ödedim, bir yandan da içim rahat değil ya kötü çıkarsa diye ,ama kardeşim ve sevgilime de çaktırmıyorum. Onlar zaten otele gidene kadar, yolda dalga geçtiler, hangi kümesi tuttun bize diye.

Biz otelden memnun kaldık, yemekler açık büfe, tamam 100 çeşit değil ama içinden mutlaka yiyebileceğin birşey bulacak kadar fazla. Bu arada 2 tane havuzu da mevcut, olimpik değil bunun yanında Bodrumdaki diğer apartlarınkinden de küçük değil. Gitmek isterseniz rezervasyon şart yoksa yer bulmak imkansız.

http://www.altagumbet.com/

  

Diğer bir seçenek de , Gümbet te Apart tutmak. Böyle deyince konforsuz sanmayın. Yatak odasında jakuzisi, her odada Lcd Tv si bulunan, 6 kişi rahat konaklayacak şekilde dizayn edilmiş bir apart. Oda fiyatı sanırım 250 TL idi. Tabii bu bahsettiğim suit oda, daha basit odaları da mevcut , cüzdan durumunuza göre tercih size ait. Queen Apart Gümbet

Son dönemlerde ise Bodrum merkeze yakın olmasından dolayı Marina Vista Oteli tercih ediyoruz. Tam yat limanının karşısında, gayet nezih, kahvaltısı lezzetli, önünde havuzu bulunan, şık bir otel. http://www.hotelmarinavista.com/

Bu kadar otel bilgisi vermek yeterli sanırımJ

Karnınız acıktı , deniz kıyısında ne yenilebilir; elbette balık. Gümüşlük bu iş için vazgeçilmez bir tercih. Özellikle yaz akşamları denizin dibindeki masaya kurulup, başınızın üzerinde renk renk kabak oyma lambalarla, otantik ve lezzetli bir balık yiyebilirsiniz. Bir defa kalkan balığı çorbası içmiştim tadı hala damağımda.

Balık istemem derseniz Oasis Alişveriş merkezinin içerinde süper bir Çin lokantası var, Pekin ördeğinin benim gibi hastası olabilirsiniz.

  

Geçen yaz; Gümbet te denize giriyoruz, her sene olduğu gibi tutturdum Ringa ya binelim diye, atraksiyon peşindeyim. Önceki senelerde kardeşimi yakalıyordum ama bu sene sevgilim olduğu için Memo çok mutlu, artık ölsem binmem diyor seninle.

Sevgili de daha yeni ya mırın kırın etse de erkeklik var yapmam demiyor. Ringa dediğim teknenin yanyana iki botu çekmesinden oluşuyor, bot dediğime de bakmayın, eski şamrellerden (Kamyon lastiği gibi)...

Amaç; tekne sizi çekecek belli yerden sonra birbirinizden ayrılacaksınız ve aynı muz da olduğu gibi düşürecek. Ama ne mümkün sevgilim yapışmış benim bota, arkadaş ne yaptıysam ayıramıyorum. Teknedeki adam bağırıyor bırakın diye; bizimki buldum bırakmam modunda.

İşte beklenen an havada uçuyoruz, önce ben arkamdan da sevgili sevgilim denize uçuyoruz. Tabii tek bir farkla o benim üstümde. Denizden kafamı çıkardığımda kaştan, dudaktan kan sızıyor. Adama gösteriyoruz bişey yok deyip peçete uzatıyor.

Benim pimpirikli sevgilim bu cümleyle yetinir mi ? Başlıyoruz özel hastane aramaya. Acilde doktor muayene ederken “bu adam beni dövdü şikayetçiyim diyorum. Polise haber verme zorunlukları olduğundan, herkes özellikle de sevgilim gözümün içine merhamet dilercesine bakıyor. Neyse gülüşüp tatlıya bağlıyoruz. Tabii gözümün üzerinde ufak bir bant ve denize, havuza girme yasaklarıyla (dinleyen kim J) Dikkat ederseniz sağ gözümün üstündeki bant hafif belli oluyor. Kocaman şapka ile kapatmaya çalışıyorum

Bodrum seyahatlerimizin diğer bir vazgeçilmezi de Tekne gezileri. Akvaryum gibi net ve çeşit çeşit balıkların gezindiği denizi ile muhteşem bir keyif. Özellikle de tekneden denize atlama kısmı süper. (Doktor Bey denize girme dediler, tekneden atlama demediler ki) burada kendi resmimi koymak isterdim ama bikiniliyim diye evdeki RTÜK e takılabilir, hiç riske girmeye gerek yok o yüzden siz Mehmet le idare edin :)

Ben ille de caretta caretta göreceğim diyorsanız, Bodrumun en berrak denizine sahip Ortakent-Yahşi tercih edilmeli. Pırıl pırıl denizi ile muhteşem. Bodrum a araç ile seyahat etmeniz gerekmekte. Ya da öğrenci iken bizim yaptığımız gibi taksiye bile otostop çekebilirsiniz.

Hep erteleyip bugüne kadar gitmediyseniz, Bodrum Kalesi ve Bodrum su altı arkeoloji müzesi mutlaka gezilmeli. Müze kartınız da varsa bedavaya dolaşabilir, isterseniz bizim gibi Müze Tanıtım cihazını 5 TL karşılığında kiralayabilirsiniz. Hangi kısımdaysanız kapısındaki numarayı, cihazda tuşlayıp dinliyorsunuz, çok eğlenceli ve faydalı bir gezi oldu. Bu güne kadar defalarca gezdiğim halde bu kadar detaylı bilgi sahibi olmamıştım.

Zeki Müren müzesini  (Son aylarını geçirdiği ev)  gezdik. Daha doğrusu sevgilimin engin tecrübelerine kulak verdim. İlk girişte; evin altında camekanlı otoparkında; zamanının son model arabası ve bahçesinde kocaman bir heykeli göze çarpmakta.

Evi dolaşırken hüzünlenmemek mümkün değil, aldığı tüm ödüller, kullandığı kıyafetleri, koltuklar, yatak odası . Hakkında çıkan haberleri duvarlardaki gazete manşetlerinden okuyorsunuz. Vitrinlerdeki ayakkabılarını gördüğünüzde dudaklarınız uçuklayacak.

İnsan düşünmeden edemiyor, o zamanlarda, ki çok da eski değil. İnsanların birbirinin hayatına daha çok saygısı varmış, makyaj yaparak sahneye çıkan bir erkeği bile bağırlarına basmış Türk halkı. E peki şimdi neden bize benzemeyen herkesi yargılayıp, üstünü karalıyoruz.

Kısacası Sanat güneşimizin şarkıları eşliğinde , güzelim Bodrum manzaralı evini mutlaka sizde görmelisiniz.

Bunun haricinde mutlaka akşamları eğlence tercihinize göre, barlara gitmeli, daha farklı bir eğlence istiyorsanız Katamaran la denize açılmalı, Halikarnasta Rusçukları izlemeli ya da elinize biraları alıp sahilde, kumsalda takılmalısınız. Nerede olursanız olun eğlence garanti. Yaşlanınca da otel odasında TV izlersiniz olur biter.

Gezilmesi gereken aklıma gelen diğer yerler ise ; Turgutreis, Torba, Türkbükü, Yalıkavak, Bardakçı Koyu, Bağla... vs

O kadar çok gezilecek ve o kadar çok anlatılacak şey var ki yazmaya kalksam tüm blog Bodrum olacak. Ara ara gittikçe yine yazarım. O güne kadar siz de bu eşsiz beldeye en kısa zamanda gidip keyfini sonuna kadar çıkarın.

Huzurlu ve bol eğlenceli geziler dilerim.

Posted in: GEZİ, SEYAHAT, SICAK DESTİNASYONLAR, YURTİÇİ