Yine havaalanındayım, erken geldim.
Cafe de oturmuş artık gelenek haline gelmiş kaşarlı tostumu yiyorum.
Bagaj beklemek zor geldiğinden koca çantayı elimde taşımak durumunda kaldım elbette. Üff mont, iPad, el çantam ve bagajım beni yerimden kımıldatmamaya yemin etmiş sanki.
Az evvel lavaboya girdim daha doğrusu girmeye yeltendim , zaten o kadar mümkün olabiliyor elimdekilerle kapıyı bile aşıp içeri giremedim. Bırakın işimi halletmeyi :(
Madem erken geldim insanları gözlemleyim dedim , böyle deyince de sanki filmlerden fırlamış tipler karşıma çıkıyor. Yan masada ilk bakışta tarz , ikinci bakışta ise kilometrelerce uzağa kaçmak isteyeceğin tipler konuşlanmış.
Susmayı becerebileceklerine inansam para bile teklif etmeye razıyım. O kadar boş ve gereksiz ki muhabbetler, mesela cicikuş cicikuş diye taklit yapıyorlar, işyerinde arkadaşlarını nasıl wc ye kilitlediklerini sonsuz kahkahalar eşliğinde anlatıyorlar. Evet işte bu kadar kötü
Cafe'de çalışan kızlara kayıyor gözüm , kurulmuş saatli bomba gibi bir tanesi, diğer kız "A" dese başlıyor söylenmeye "ben bu kadar yoğunum bilmem kim arıyor, oradan biri gelsin diyor, sen de al şunları götür de rahat etsin" o söylendikte işleri ters gitmekte çayı tezgaha döküyor, yine başlıyor vır vır vır...
Yanımda çok tatlı bir genç kız, çok hoş parlak bir çantası var, üzerinde renkli ufak bir ceket, sadece İzmir de mi bilmiyorum ama gördüğüm tüm bayanlar bakım ve tarz konusunda erkeklere bin basıyor burada.
Yolcular genelde sakin hareket ediyor, herkesin elinde mutlaka irili ufaklı bir çanta mevcut, bugün havaalanı bir hayli boş geldi gözüme
2 saat sonra sevgilimin yanındayım inşallah, 1 gün bile olsa ayrı olmak hoşuma gitmedi, beni görünce gülümseyecek ve sadece içten gülümsediğinde çıkan gamzesini göreceğim. İşte bu anı sabırsızlıkla bekliyorum.
Cafedeki kızlara çantalarımı emanet edip wc işini tekrar deneyeceğim sanırım ve yavaş yavaş kapıya doğru yol alacağım. Bu günlük ADNAN Menderes Havaalanından aktaracaklarım bu kadar.
Neşeyle kalın...
0 yorum:
Yorum Gönder